Boşandıktan sonra 6 yaşındaki kızı Elaya ve kendisi için yeni bir hayat kuran Tüzün’ü Anneler Günü öncesi ziyaret ettik.

Altı yıl önce anne oldunuz. Nasıl bir his?

- Annelik kesinlikle dünyanın en güzel duygusu... Bundan daha güzel bir şey olduğunu düşünmüyorum.

Endişeler, kaygılar?

- Çocuk doğduğu ilk zamanlar ne yapabileceğinizi bilmiyorsunuz. Ağladığında gazı mı var, hasta mı yoksa aç mı, anlayamıyorsunuz. Durmadan başına dikilip nefes alıyor mu diye kontrol ediyorsunuz. Biraz zamen geçince, bu kez düşmesin etmesin diye tedirginlik yaşıyorsunuz. Çok sevmeniz, doğal olarak endişelerinizi artırıyor. Ama geç olmadan aymanız gerek...

Siz biraz daha rahat olmaya ne zaman başladınız?

- Zaman içinde, yavaş yavaş... Bırakacaksınız düşecek. Çünkü o zaman ağlamıyor bile. Öbür türlü sizin paniğinizden o da korkuyor, ağlamayacağı varsa da ağlıyor.

Bu tarz başka taktikleriniz var mı? Yeni annelere tüyo verelim...

- Ben çok konuşan bir anneyim. “Yapma, etme” demekten çok, yaparsa ne olacağını anlatıyorum. Hepimiz kurallarla büyüdük, kurallar iyidir ama “koydum kuralı gitti” olmaz... Kuralı anlatırsak çocuklar kendiliğinden bu düzene uyuyor.

ZAMANE ÇOCUKLARININ HEPSİ ÇOK AKILLI

Kızınız Elaya müziğe yatkın bir çocuk mu?

- Küçük yaşlarından bu yana çiçeğe, kuşa, bana şarkılar yazıyor. Dansla kendini ifade ediyor. Daha 3,5 yaşındayken bir arkadaşına doğum günü hediyesi olarak dans etti, düşünün artık.

Çocukluğu sizinkine benziyor mu?

- Hatırlamıyorum ama annemin söylediklerine bakılırsa ben böyle değilmişim. Zamane çocuklarının hepsi çok akıllı. Eskisi gibi çocukla bir yere gitmek sıkıntı bile değil artık, ben çocuklarla dışarı çıktığımda hiç sıkılmıyorum.


“Benim annem Sibel Tüzün” diyor mu anaokulundaki arkadaşlarına?

- Ben çok telaffuz etmesini istemiyorum ama bazen oluyor, söylüyor öyle şeyler.

Evde zaman geçirmeyi sever misiniz?

- Kışı geçirmek için ev süper. Ama ikimiz de dışarıda yaşamayı seviyoruz. Evin bahçesinde çiçekleri suluyor Elaya, gündelik işlerini yapıyor. Benim hayatımın 16.30-21.30 saatleri arası ona ait. Yemekleri de birlikte yapıyoruz, oyunları da birlikte oynuyoruz.

Dolu dolu yaşıyorsunuz yani..

- Evet, çünkü giden zaman geri gelmiyor. Onun büyüdüğünü görmek, neyi nasıl algıladığını seyretmekten keyif alıyorum.

HAVALAR AÇSA DA KIRLARA KOŞSAK

Stüdyoya götürüyor musunuz?

- Eve iş getirmemeye, Elaya’yı da işe götürmemeye çalışıyorum. Ama geldiğinde şarkılar hakkında fikrini söylüyor hep.

İleride şarkı söylemesini ister misiniz?

- ısterim tabi ama stüdyoya gelmesindense evde piyano dersi almasının müzikal kariyerine daha yararlı olacağını düşünüyorum. Eğilimi var, ben de elimden geldiğince destek olmaya çalışıyorum. Ama o şu an çok değişken. Bir ara ressam olmak istedi. Sonra anaokulu öğretmeni, sonra rockstar... Geçenlerde ise çoban olmak istiyorum dedi.

Neden?

- “Ben artık açık havada olmak istiyorum” dedi. Bence hepimiz aynı durumu yaşıyoruz. Havalar açsa da kendimizi kırlara atsak diyoruz. Çocuklar da aynı şekilde. “Bir köpeğim, koyunlarım olsun” diyor.

Konserler başlıyor. Yaz tatili olacak mı?

- Geçen yıl stüdyodaydık tatil yapamadık. Ama bu yıl ikimiz de çoban olmak istiyoruz. 1,5 ay kadar köyümüze gidip tatil yapacağız.

“Saten” iyi bir albümdü, acaba promosyon anlamında biraz sessiz mi kaldınız?

- Yoo, çok sessiz kalmadık. Olması gerekenler oldu. Konserlere de başladık. Sadece yüksek sesle yapmıyorum.

Artık sıkıldınız mı yoksa...

- Ben albümün hazırlık aşamasını daha çok seviyorum. Yaptığımız işin tabiatı gereği, bizim işimiz bittikten sonra albümler sizlerle buluşuyor. Ondan sonra da bize yapacak bir şey kalmıyor.


HEPİMİZ ELEŞTİRMEKTEN BÜYÜK KEYİF ALIYORUZ

Yüksek Sadakat’in Eurovision şarkısını nasıl buldunuz?

- Ben çok beğendim parçayı. ıyi bir tanıtım turnesi de yaptılar. Sahnede muhteşem olacaklardır.

Peki ya kötü eleştirilere ne diyorsunuz?

- Hepimiz her şeyi çok biliyoruz. Hepimiz eleştirmekten büyük keyif alıyoruz. Bu durumu yaşamış biri olarak olumsuz söylemleri kabul etmiyorum. Söylediklerimizle neden ayaklarına dolanalım ki! Aksine destek olmalıyız. Aslında yarışma ve ülkeleri bir kenara koyarsak dünyanın en büyük müzik festivali bu. Tek bir şarkı söyleyecek ve ülkemizi tanıtacaklar. Bu yüzden insanları kırmak ya da bundan nemalanmaya çalışmak doğru değil. Herkes kendi işine baksın.
[Röportaj: Sinem VURAL Fotoğraflar: Sinan ÖZBALKAN]