Sibel Tüzün: İlk beşe gireceğim
Tarih: 23.01.2006
Konu: Eurovision 2006


Türkiye'yi Eurovision'da temsil edecek olan sanatçı Sibel Tüzün ile Rumelihisarı’ndaki ofisinde hem gündemi hem de yarışmayı konuşuyoruz: İlk beşe gireceğim. Rumelihisarı sırtlarında yan yana 2 tarihi beyaz köşk. Sokağın tam köşesindeki "Seksi Popçu Ayşe Sibel Tüzün"ün ofisi. Öteki ise Elaya Amber-Sibel-Engin Güven üçlüsünün mutluluk yuvaları. Güzeller güzeli Elaya Amber, henüz 10 aylık. Sibel ciltler dolusu kitap bitirdikten sonra bulmuş bu adı. Elaya, Türkiye’de zeytinin ilk yetiştiği yer olan Zeytindağ’ın tarihteki adı.

Amber ise bütün dillerde, güzel koku anlamına geliyor. Bu iki adın başharflerini yan yana getirince EA oluyor. O da Sümerlerde deniz tanrısının adıymış, iyi mi? Sibel Tüzün hem kendisini, hem ailesini, Türkiye’yi temsil edeceği 51. Eurovision Şarkı Yarışması’na adamış durumda. Gece gündüz, dur durak bilmeden çalıştığı yüzünden okunuyordu. Blucinin üstüne bir penye tişört atıp, hem de rötarlı gelmesinden belliydi temposu. Ve de "Kusura bakmayın, size ikram edecek hiçbir şeyimiz yok" demesinden de. Neyse ki, sevgili Engin’i halimize acıyıp komşu bakkaldan soğuk bir kola aldırdı. Şaka bir yana, biz gelelim sohbet konularımıza. Ne diyorduk efendim...


Yarışma şarkımızı Türkçe mi, yoksa İngilizce mi söylemeniz konusundaki tartışmalar karşısında sizin duruşunuz nedir?


- Sertab birinciliği aldığı zaman Eurovision’da 26 ülke yarışıyordu. Türklerin yoğun olduğu ülkelerden gelen 12 puanlar çok iyi bir zemin oluşturdu 1’incilik için. Bu seneki yarışmada ise halen 41 ülke yarışıyor gibi görünüyor, ama bu rakam artacak. Dolayısıyla Türklerin yoğun olduğu ülkelerden gelecek 12 puanlar, benim için yeterli bir baz oluşturmayacak. Bu yüzden ben Avrupa’ya hitap etmek zorundayım, tanıtımımla, şarkımla, duruşumla. Matematik olarak böyle bir problem var, İngilizce söylemek istememin nedeni bu. Eurovision için Taşkın Sabah’la birlikte üzerinde çalıştığımız 3 parçayı TRT’ye 3 Şubat’ta, böyle bir sorumluluğum olmamasına rağmen Türkçe ve İngilizce olarak teslim edeceğim. Aynı şekilde klibi de İngilizce ve Türkçe olarak hazırlayacağız.


ERMENİSTAN DA VAR


Orhan Pamuk, kuş gribi, Ağca olayları da cabası. Sonunculuğa da hazır mısınız?


- Bu kadarla da kalsa iyi, Ermenistan da bu sene yarışmaya giriyor. Basın toplantılarında bana ne gibi sorular geleceğini artık siz tahmin edin. Onun için hem parçaları hazırlıyorum, hem de Engin’in başında olduğu bir ekip bana muhtemel sorulara karşı altyapı ağlıyor. Sonuncu olmak diye bir ihtimal yok, en kötü ihtimalle ilk 5’in içindeyiz. Günde 4 saat uykuyla idare ediyorum, akıl almaz bir zaman yarışı içindeyim, ama çok mutluyum. 21 Mayıs 2006 sabahı inşallah; kocam, Elaya ve bir iki çok sevdiğimiz arkadaşımızla Atina marinadan halatları çözüyoruz. 20 gün cep telefonlarımız kapalı. Ofisimizde herkes tatilde, sadece bir kişi kalıyor, telefonlara cevap vermek için. Bu yorgunluğumu bundan başka hiçbir şey çıkaramaz. Yarışma için Atina’da 10 gün bulunacağız, otele tıkılmak yerine bir tekne kiralayıp orada kalmak istiyoruz.


KAFAYI SIYIRIYORDUM


Ünlü hamam klibinizden sonra uzunca bir süre rock dünyasında kaldınız. Neydi o salaş giysiler, rastalı saçlar, dövmeli kollar?.. Doğrusu "Kafayı sıyırdı bu kız" dediğimiz olmadı değil.


- Az kalsın sıyırıyordum, çünkü o kadar suçluymuşum gibi davranıldı ki bana. Bir müzisyenin en doğal hakkı, istediği müziği yapmak halbuki. O dönemde bu özgürlüğüm benim elimden tamamen alındı. Beşiktaş Anadolu Lisesi’nde okurken, Galatasaray Lisesi’nde rock konserleri vardı. Siz hatırlarsınız, orada da ben sahneye çıkıp kendi bestelerimi söylerdim. Ben rock kulüplerinde sahne alıp, konserlere çıkarken, benim için "Pop müzikte tutunamadı, Beyoğlu’nda pavyonda çalışıyor" diye yazılar çıkıyordu. Halbuki rock kulüplerin hepsi Taksim bölgesindeydi. Ben o dönemde korkunç şeyler yaşadım, adam öldürmüş gibi bir muameleye tabi tutuldum. Ayrıca kıyafetlerim hiç de salaş değildi. Deri pantolonu bazı insanlar salaş olarak algılıyor galiba. Ticari kalıpları ön planda tutarsak, belki de yapmamam gereken bir müzikal tercihti.


Rock müzisyenleri uyuşturucu eğilimli yargısı çok yanlış


Rocker olmanız, o zamanki rocker müzisyen eşiniz Levent yüzünden mi?


- Hayır efendim; ben kendim çok yapmayı istedim. İyi ki de yapmışım, onun çok olumlu sonuçlarını yaşadım, yaşıyorum. O zamanki eşim yüzünden rocker olduğum söylediği gibi, popta iş yapamadım için rock’ı seçtiğim de iddia edildi. Bunların hepsi yanlış kere yanlış. Ben başkalarının şarkılarını söylemeyi değil, kendi ürettiğim müziği yapmak istiyordum. Ürettiğim müzik bu çıktı, onları yastığım altına koyup saklayamazdım. Hepsini beni sevenlerle paylaştım, hepsi çok beğenildi. O zamanki kıyafetlerim eleştirildi, hamamdaki kız rock söyleyemezdi ki. Bir de şunu söyleyeyim, rock müzisyenlerinin uyuşturucuya meyilli olduğu yolundaki kanı çok yanlış. Ondan daha fazlası arabesk müzisyenlerinde geçerli duyduğumuz kadarıyla. Ben etrafımda ne böyle bir şey barındırdım, ne de yaşadım. Sigara içiyordum, onu da 4 yıl önce bıraktım.


Hem seksiyim, hem iyi bir şarkıcıyım


Göğüs ve bacak dekoltesini çok seviyor olmalısınız. Seksi popçu seçilmesiniz boşuna değil doğrusu...


- Evet seviyorum, bendegüzel duruyor, yakıştırıyorum kendime. Seksi popçu benim göbek adım oldu zaten, "Seksi Popçu Ayşe Sibel Tüzün." Hamileyken bir ara 72 kilo oldum, şimdi 59 kiloyum, boyum 1.75. Ne yalan söyleyeyim, sahnede güzel duruyorum. Fotoğraflarımı bakıyorum, çok hoş bir kadınım. Boyum uzun, bacak boyum uzun, güzel kıyafetler giyince, topuklularla filan gayet güzel duruyorum. Sahneye yakışıyorum, hoş bir kadınım. Ama bunun abartılıp, sanki başka hiçbir özelliğim yokmuş da, ben sadece seksiymişim gibi gösterilmem beni çok çıldırttı. Kafamı kazıtmamın etkenleri arasında bu da var. Ben sadece seksi bir kadın değilim, düşünen, üreten, müziği bilen, müziği yaşayan, şarkı söyleyebilen, sesiyle insanları etkileyen bir kadınım.


Hiç estetik yaptırmadım


Sizi ilk tanıdığımızda kızıl saçlıydınız, şimdi sarışın bomba olmuşsunuz. Bu arada estetik de yaptırdınız galiba...


- Daha hiç estetik görmedim Yener Bey, aşkolsun. Ne burun, ne dudak, ne göğüs, ne de başka bir yer. İlkokuldayken ön dişlerimden biri, duyma özürlü bir kız arkadaşımla frizbi oynarken kırıldı. O zamanlar ön üst dişlerim sürekli tedavi gördü, dişlerimden yana dertliyim. Gözümün biri 4,5, biri 1.75 derece miyoptu, 5 sene evvel çizdirip rahata erdim.


Bir kere ralliye katılın hiçbir şeyciğiniz kalmaz


Bir ara ünlü ralli pilotu Ethem Genim ’in co-pilotu olarak ralli yaptınız.


- Rallici olmam tamamen bir tesadüf eseri. Pilot arkadaşımız Ethem Genim’in co-pilotu o sırada ayrılmış. Ben de 18 yaşından beri ehliyet sahibiyim, hız yapmasını çok seviyorum. "Gel benim yardımcı pilotum ol" dedi, büyük bir cesaretle kabul ettim. Ralli yaptıktan sonra hiç hız yapmıyorum, bana öyle büyük ders oldu. Ralli öncesindeki çalışmalarda birkaç kez yamaca çarptık, çok korktum. Düşünün o yarış arabasının içinde her türlü güvenlik donanımı var ama, yine de büyük sarsıntılar geçiriyorsunuz. Maazallah aynısını normal hayatta geçerseniz, parçanızı bulamazlar. Direksiyon başında delirenlere ralli yapmalarını tavsiye ederim, bir şeycikleri kalmaz. Ralliden önce buradan Bodrum’a 6,5 saatte giderdim. Şimdi ise 11 saatin altına düşmüyor, arabanın hız ibresi 70’i geçmiyor. [Haber: Yener SÜSOY - Hürriyet]





Bu haberin geldigi yer: WWW.SIBELTUZUN.NET ~ Sibel Tüzünün ilk Fan Klüp sitesi...
http://www.sibeltuzun.net

Bu haber icin adres:
http://www.sibeltuzun.net/modules.php?name=News&file=article&sid=185